Prof. Dr. Orhan Çeker: "Hz.Mevlâna titiz bir Müslüman'dır, Hz. İbrahim'in teslimiyeti gibi bir teslimiyet içerisindedir. Başımıza her gelenin Allah'tan geldiğine inanan tam bir tevekkül adamıdır."
Konya Büyükşehir Belediyesi ile SÜ Mevlâna Araştırmaları Enstitüsünün ortaklaşa düzenlediği Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerinde bu hafta NEÜ İlâhiyat Fakültesi Temel İslâm BilimleriAna Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Çeker tarafından "Hz.Mevlâna'da Resûlullah Sevgisi" konulu bir konferans verildi.
DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM
Mesnevî'nin 25.500 beytinden 17 bin beytini okuduğunda Hz.Mevlâna'da ileri derecede Resûlullah sevgisini gördüğünü belirten Prof. Dr. Orhan Çeker, Mesnevî'den çeşitli beyitler ışığında Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin peygamber sevgisini anlattı.
Çeker; "Hz.Mevlâna'yı yakın zamana kadar bizim dışımızdaki insanlar hümanist bir insan olarak tanıttılar. Dört büyük tarihî şahsiyeti bizden koparmaya çalıştıklarını gördüm. Bunlar, Hazreti Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-i Velî ve AhmetYesevî'dir. Bu zatları âdeta Müslümanlardan kopararak İslâm'ı bozmaya çalışmışlardır. Hacı Bektaş-ı Velî'yi Sünnî kesimden koparmışlardır. Onun 'Makâlât' isimli eserinde peygamber sevgisinin işlendiğini görürüz. Onu sahiplenenler Hacı Bektaş-ı Velî'yi farklı biri olarak tanıtmışlardır. O zaman yapılacak şey, o nasılsa onu öyle tanıtmaktır; bu da onun kendi eserlerini okuyarak olur." dedi.
KUR'AN VE SÜNNET ÇİZGİSİNDEKİ BİR YAŞAM
1207 yılında Belh'de doğduğu için "Belhî" lakabı verilen Hz. Mevlâna'nın sonradan "Rûmî" mahlasını aldığını, Kur'an ve Sünnet'e sıkı sıkıya bağlı olduğunu söyleyen Çeker; "Bu çalışmalarından biri, bütün Müslümanların saygı duyduğu âlîm kişileri sahiplenip olduklarından farklı tanıtmaktır. Sanki bir Müslüman değil de insan ol ne olursan ol başımın üzerinde yerin var. İster bin türlü günahı işle önemli değil. Bildiğin gibi yaşa diyebilen bir hümanist insan olarak anlatmaya çalıştılar. 'Gel, gel, ne olursan ol, gel' sözünü buna alet ettiler. İster Mecûsî, ister putperest, ne olursan ol, gel. İyi mi kötü mü, kim olursa olsun sevelim düşüncesini yerleştirdiler. Böylece Hz. Mevlânâ'yı günahlara hoş bakan, yanlışları düzeltmeyen biri olarak tanıttılar."
GERÇEK MEVLÂNA'YI TANIMAK
Hz. Mevlâna'yı, ancak kendi eserlerinden okuyup anlarsak o zaman gerçek Mevlâna'yı tanımış olacağımızı dile getiren Çeker, "Hz. Mevlâna'nın tavizsiz bir Müslümandır.Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim./Ben Hz. Muhammed'in ayağının tozuyum./Biri benden bundan başkasını naklederse / Ondan da bizarım, o sözden de bizarım," sözlerinden hareketle Mevlâna'ya "ajan" yakıştırması yapanlara "Moğolistan'dan çıkan pagan Moğolların çok hızlı bir şekilde Anadolu'yu istila ettiler.Moğol tehlikesine karşı Ahiler Kırşehir'de direnişe geçerken Mevlâna bu güç karşısında direnmenin mümkün olmadığını ve diplomatik ilişki yoluyla girilmesi üzerinde durmuştur. Endülüs ve Altınordu Batılıların eline geçerken sadece Anadolu Müslüman olarak kalabilmiştir."
KAVUŞMA GECESİ
"Şeb-i Arus" un "Düğün Gecesi" anlamına geldiği üzerinde duran Çeker, sevgiliye kavuşma gecesinde kamışlıktan ayrılan ney gibi insanın tekrar aslına döndüğünü söyledi: "Tasavvufta vahdet-i vücud ve vahdet-i şuud kavramları vardır. Mevlâna her şeyin Allah'tan geldiğine inanan çok iyi eğitim almış bir mütefekkirdir. Hadisleri etkin bir şekilde beyitlerinde kullanır. Peygamberimiz 'Müminin ferasetinden korkun, o Allah'ın nuru ile görür' buyurarak Müminin Allah'ın kendisine verdiği kabiliyet ile geleceği göreceğini ve bazı olayların hakikatine erebileceğini ifade etmiştir. Feraset sahibi insanlar Allah'ın sevdiği kullardır. Bir göz Allah ile görüyorsa haramı görmez."
PEYGAMBER YOLUNUN YOLCUSU OLMALIYIZ
Mesnevi'den 6650 ve 6651.beyitler üzerinde duran Çeker peygamberimizin "Kerim " sıfatını ele aldı: "Peygamberimiz Mekke'yi fethettiğinde kentin ileri gelenleri Mekke'de yaşarken seni öldürecektik ama sen kerem ve merhamet sahibi bir insansın, demişlerdir. Enfal suresi 33.ayette bu olaya atıf bulunmaktadır. Peygamberimizin Sünnetini yaşatırsak kötülüklerden uzak dururuz. Mevlâna belalardan kurtulma çaresi olarak peygamberimizin yolunu göstermiştir. Sahâbe ilim ve ameliyle bu büyük mertebeye ulaşmadı. İmam-ı Gazalî'nin ilim ve ameli sahabeden daha fazlaydı, ancak makamı sahabeden düşüktü."
Hz. Mevlâna gibi peygamberimizin Vedâ Haccında belirttiği "Tebliğ ettim mi ? " sözlerine "Tebliğ ettin" diyerek şahitlik yapmalıyız. Çeker, konuşmasının sonunda Hz. Mevlâna'nın sahiplenmemiz gereken bir kişi olduğunu, Masonik çevrelere bırakılmaması gerektiğini belirtti.
Program sonunda Prof.Dr. Orhan Çeker'e KOSKİ Eski Genel Müdürü Ali Rıza Kapçı tarafından günün hatırasına hediye takdim edildikten sonra toplu fotoğraf çekimi yapıldı.
0 Yorumlar